URAS

UÇURUMDAKİ FISILTI

Alhsom, alarm sesiyle uyanınca yeniden pazartesinin geldiğini anladı. Rüyasında her ne gördüyse bir eksiklik hissediyordu. Son ana kadar her şey netti ancak alarm sesinin bir şövalye misali çıkagelip kılıcıyla gördüğü rüyayı parçalaması sonucu hepsini unutmuştu. Ne kadar uğraşsa da rüyayla alakalı hiçbir şeyi hatırlayamadı. Buna rağmen hissettirdikleri hâlâ devam ediyordu. Hazırlanıp okula gitti, bu sefer erken gitmeyi başarmıştı. Koridorda Misayı gördü: ”Günaydın. ” dedi sakince. Misa ise onun aksine daha neşeli bir ”Günaydın! ”la cevap verdi. Yanında iki kız daha vardı. Alhsom onları 4 hafta sonra ilk defa görmüştü, bu yüzden şaşırdı. Biri uzun boylu ve zayıf, diğeriyse daha kısa ve daha kiloluydu. İkisi birbirinin zıttıydı sanki. Uzun olan, Alhsomdan bir iki santim uzun gibiydi. Sırtına kadar gelen, parlak, açık mavi saçları vardı. Kısa olansa yine parlak, pembe renkli saçlarını topuz yapmıştı. İkisinin de saçları, görünür bir biçimde tek renkti yani boya olamazdı; gen tasarımı olmalıydı. Alhsom bunları düşünürken mavi saçlı kız konuştu:

”Merhaba Alhsom. Benim adım Keira, bu da … ”

O kadar ilgilenmiyordu ki kızın ne dediğini anlamamıştı ya da basitçe diğer kızın adını unutmuştu. Pembe saçlı olan konuşmayı devam ettirdi: ”Yan sınıfta okuyoruz, Misa bahsetmiştir. ” Rahatsız edici derecede tiz bir sesi vardı. Alhsom ”Yoo bahsetmedi. ” dediyse de Keira aldırmadan araya girdi: ”Birazdan ders başlayacak, kaçalım biz. Tanıştığımıza memnun oldum. ”

Sınıflara geçtikten sonra gün aynı monotonlukta geçmiş ve sonunda öğle arası gelmişti. Misa direkt sınıftan çıktı, Alhsom da peşinden gitti.

”Şey, yemeği ne yapacaksın? ”

”Keira çağırdı, kızlarla birlikte yiyeceğiz. ”

”Aa. İyi eğlenceler. ”

”Teşekkürler. ”

O sırada Gille de kapının önüne çıkmıştı. Alhsoma seslendi:

”Boşver onları da biraz erkek erkeğe takılalım. ” Alhsom kabul etti. Sonrasında, yemeklerini de alıp birlikte, erkekler yurdunun önündeki banklardan birine geçtiler. Oralar daha sessiz oluyordu. Nihayet yalnız kaldıklarında Gille konuşmaya başladı:

”Onlar Misa
ın en yakın arkadaşları. İnan bana, aralarına girmek istemezsin. ”

”Orasını anladım. ” dedi Alhsom. ”Sadece 4 haftadır onları hiç görmemiş olmama şaşırdım. ”

”Görmemen normal. O ineklerin sınıftan pek çıktıları yok zaten. ”

Yeniden sessizlik olmuştu ki Alhsom bir ses duyduğunu sandı. ”Bir dakika. ” dedi Ardından koşarak yurt kapısına kulağını dayadı. Evet, yanılmamıştı; içeriden bir şeylerin sürüklenmesini andıran sesler geliyordu. Gille ise oturduğu yerden ”Saçmalama, orada kimse yok. ” demekle yetindi. ”Sen öyle san. ” dedi Alhsom. Ardından ona Misa ile buluşmak için okula gittiğinde yurdun içinden çıkan ilaçlama personellerinden ve onları takip eden garip adamdan bahsetti. ”Bağlantıları ne bilmiyorum fakat tuhaf bir şeyler dönüyor gibi. ” dedi.

”Belki sadece yurdu da ilaçlamaları gerekmiştir. Hem kendin diyorsun ilaçlama personelleri diye. Bırak da adamlar işlerini yapsın. ”

Gillein bu tavrı Alhsomu kızdırmıştı. Yüzünü çevirip tekrardan kulağını kapıya dayamıştı ki onları gören müdür yardımcısı bağırdı: ”Çabuk buraya gelin! Yurda yaklaşmak yasak. ” Bunu duyan Gille, Alhsomu kolundan tuttuğu gibi oradan uzaklaştırdı. ”Ne alaka, görüyor musun? Bir şeyler gizliyorlar işte! ” dedi Alhsom sürüklenirken.

Gille geçiştirdi: ”Sen onu boşver de Misayla mı buluştum demiştin? ”

”Evet, ne oldu ki? ”

”Yanlış anlama, düşüncelerini anlayabiliyorum. Tam olarak bu nedenle seni uyarmam gerek. Misa çok popüler birisi ve tahmin edebileceğinden daha dolu bir hayatı var. Hani; bir gün seninle vakit geçirmek ister, yarın başkasıyla. Yani sonra üzülme diye söylüyorum. ”

”Hey, sakin ol. Teklifi yapan oydu zaten. Ayrıca insanlarla fazla yakın olmak gibi bir planım olmadı hiçbir zaman. ”

”Anlamana sevindim. Karıştığım için üzgünüm, böylece ödeşmiş olduk. ” deyip güldü Gille. Alhsom belli etmese de içten içe bu olaya öfkelenmişti. Kendisine tavsiye verilmesinden nefret ediyor. O da biliyordu elbet, Misa
ın hayatında bir sürü insan vardı, onunkinde ise çok daha az. Birlikte yaşadıkları tüm güzel anlar, Misa için sıradan birer anıdan ibaretti sadece. Dolayısıyla ne söylediğinin, ne yaptığının bir önemi yoktu. Sonuçta Alhsom, onun ne düşündüğünü biliyordu ancak kader, Alhsomun insanlardan uzak durma planına engel olmak istiyor gibiydi. Çarşamba günü boş bir derste; Keira, yanındaki kız ve başka bir çocukla onların sınıfına geldi. Alhsom onlardan uzaktaydı, bir süre konuştuktan sonra Alhsom ve Gillei de çağırdılar. Pembe saçlı, ”Doğruluk mu, cesaret mi oynayacağız. Siz de katılın hadi. ” dedi.

”O nasıl oynanıyor ki? ” dedi Alhsom.

”Ne, hiç oynamadın mı?! ” dedi Misa şaşkınlıkla.

”Hayır? ” dedi Alhsom, sorgular bir bakışla.

Keira yanıtladı: ”Sırayla birbirimize doğruluk mu cesaret mi diye soracağız. Karşıdaki doğruluk seçerse, soran kişinin sorduğu herhangi bir şeye doğru cevap vermek zorunda. ” Pembe saçlı, cümlenin devamını getirdi: ”Cesaret derse de o kişi ne isterse yapmak zorunda. ”

Bu ikisi konuşurken genelde birbirlerini tamamlıyorlardı. Tatlı değil, rahatsız ediciydi. ”Çok kötü amaçlar güden bir oyunmuş gibi geldi bana. ” dedi Alhsom ancak Gille ”Hadi ama! Eğlenceli olacak. ” deyince denemeye karar verdi. İlk önce yanlarındaki çocuk, Gillee sordu. Gille cesaret dedi, o da öğretmenler masasındaki ekranla oynayarak bir sonraki dersi sabote etmesini istedi. Bu istek Alhsomun cesaret demekten korkmasına yol açtı. Ardından Gille, Misaya sordu. Misa doğruluk dedi, o da ”Bu masadaki en yakışıklı bulduğun kişi kim? ” diye sordu. O da yeni gelen çocuğun ismini söyledi. Alhsom da aynı şeyi düşünmüştü. Ardından Misa, Alhsoma sordu. Alhsom doğruluk dedi. ”Şu ana kadar kaç sevgilin oldu? ” Alhsom içinden güldü. Bunlar başka neyi merak edecekti ki zaten?

”Hiç olmadı. ” dedi.

”Peki, olmasını istediğin birisi oldu mu daha önce? ” diye sordu Misa bu sefer de. ”Hey, sadece tek soru sorabilirsin; oyunbozanlık yapma! ” dedi Gille.

”Of, tamam! ” dedi Misa.

Sonraki turda, Alhsoma pembe saçlı kız çıktı. Kız, doğruluk dedi. Alhsom biraz düşündü, merak ettiği hiçbir şey yoktu. ”Adın neydi? ” diye sordu. Kız ve Keira hariç masadaki herkes gülmeye başladı, özellikle de Gille. ”Dalga mı geçiyorsun? Madem istemiyorsun, ben alırım sıranı. ” dedi kız. Kızın yüzü kızarsa da Alhsom gayet rahattı. Kıza Keira çıktı. ”Sen zaten her şeyimi biliyorsun, bu yüzden eğlenceli olsun diye cesaret diyeceğim. ” dedi Keira. ”Alhsomu öp… dudaktan. ” dedi. Keira hiçbir şey demeden Alhsoma yaklaştı. Az önce gülen Alhsomun bir anda yüzü düştü. Gerilmişti, herkes merakla onları izliyordu. Onu kurtarması için göz ucuyla Gillee baktı ancak o da ellerini yapacak bir şey yok dercesine yukarı kaldırmakla yetindi. Tam o sırada bir mucize gerçekleşti ve sınıfa Irina girdi. ”Alhsom! ” dedi öfkeli bir şekilde. ”Özür dilerim ama bir dakikalığına Alhsomla konuşmam lazım. Oyununuza sonra devam edersiniz. ” dedi. Ardından Alhsomu kolundan tutup dışarı çıkardı. Pembe saçlı kızdan sonra, boşluğa dudağı büzük şekilde bakan Keira
ın da yüzü kızarmıştı. Gille onları izlerken kıkırdıyor, Alhsom ise kurtarıcısına teşekkür ediyordu. ”Dün niye kulübe gelmedin? ” dedi Irina. O gün Gille ile konuştuklarından sonra sorguladığı şeyler yüzünden canı bir şey yapmak istememişti. Irina da bir güne bir şey demez diye düşünmüştü. ”Halim yoktu, Bir günden bir şey olmaz. diye düşünmüştüm. ” dedi fakat cevabı Irinayı daha da kızdırmıştı. ”Sen durumun ciddiyetinin farkında mısın? Şu lanet uyuşturucu yüzünden 4. sınıflar artık kulüplere katılmayı bıraktılar, hatta diğer sınıflara da bu uyuşturucu yayılmaya başlamış sanırım. Zaten az kişiydik bir de insanlar gelmeyi bırakınca… Dün 4 kişiydik sadece ya, inanabiliyor musun?! Çoğu kulüp kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya ve eğer böyle devam ederse bizimki de kapatılabilir. ”

”Özür dilerim, bir dahakine dikkat ederim. ” dedi Alhsom artık susması için.

”Hem madem bu durum bu kadar ciddiye bindi, neden okul idaresi bunun için bir şey yapmıyor? ”

”Onlar bir sorun olmadığını iddia ediyorlar. Hatta söylenenlere göre bazı öğretmenler bile aynı uyuşturucunun semptomlarını göstermeye başlamış. ”

”Saçmalığa bak! ” dedi Alhsom. ”Kimsenin mi çantasını aramıyorlar, nereden buluyorlar bu maddeleri. ”

”Hiçbir fikrim yok. Ben de aynı şeyi sorguladım. Bir şey olsa şimdiye kadar çıkardı. Sanki herkes anlaşıp bize şaka yapmaya karar vermiş gibi. Birbirleriyle konuşmuyorlar, ortalıkta zombi gibi geziniyorlar falan. ”

”Haklısın, birileri bizi şakalıyor olmalı ama bunu yapanların öğrenciler olduğundan emin değilim. ”

Başlangıçta Alhsom, bu sorunun kendi kendine çözüleceğini sanmıştı ancak öyle olmadı. Aradan günler geçti ve vakalar gitgide artmaya devam etti: Sınıfındaki fazla tanımadığı insanlar -gerçi onlar uyuşturucudan önce de çok farklı değil gibiydiler- birlikte oyun oynadıkları çocuk ve son olarak Keira ve pembe saçlı kız. Bir gün Misa ağlayarak sınıfa gelmişti, Alhsom ne olduğunu sorunca ”Keira ve …! (Yine ne dediğini anlamamıştı. Bu kız büyülü olmalıydı, Alhsomun onu tanımasını istemiyordu sanki.) onlar da gitmiş! ” dedi. Alhsom ve Gille hemen Misa ile beraber onların sınıfına gittiler. Sınıftakiler ya ders çalışıyor ya da boşluğa bakıyorlardı. ”Merhaba, beni hatırladın mı? ” dedi Gille.

Keira yanıtladı: ”Evet, sen yan sınıftaki çocuksun. ” Aynı bir robot gibi konuşuyordu, sanki ruhunu kaybetmişti.

”İsimler var ama birlikte yaptığımız her şeyi unutmuş! ” dedi Misa. Ağlamasını hala durduramamıştı. Gille, belki işe yarar diye onlara birlikte yaptıkları şeyleri hatırlatmaya çalıştı ama nafile.

”Hayır, oyun oynamış olamayız. Oyun oynamak vakit kaybıdır. ” dedi pembe saçlı kız. Robot gibi konuşması sayesinde sesi artık eskisi kadar rahatsız etmiyordu.

”Bu durum artık çığırından çıktı, bir şeyler yapmalıyız. ” dedi Misa. Zaten aileleriyle defalarca bu konu hakkında konuşmuşlardı fakat hiçbiri takmamıştı. Öğretmenler de yardım edemezdi çünkü onlar da diğerlerine katılmıştı. Yavaş yavaş robotlaşmış, dersleri sadece önlerindeki hazır yazılardan işlemeye başlamışlardı. Laboratuvarlara gitmeyi de komple bırakmışlardı artık. Ardından polise gittiler, kanıt olmadığı sebebiyle geri gönderildiler. Okula müfettişler geldi, hepsi her şeyin yolunda olduğuna dair raporlar yazdı. Alhsom çok iyi hatırlıyordu, kimse bir şey dememişti ancak Melek Hanım onları uyarmıştı: ”Aklınız varsa, bu okuldan kaydınızı aldırın. Ben ve birkaç meslektaşım hariç düzgün ders işleyen öğretmen kalmadı. E, çoğu arkadaşınızın durumu da ortada. Normalde bu konu hakkında konuşmamız yasak bu yüzden kimse bir şey demiyor ama ben daha fazla susamayacağım. Bu okulda doğru olmayan bir şeyler var, insanların beyinlerini yıkıyorlar. ” Bu çok önemli bir sözdü çünkü ilk kez birisi suçu uyuşturucuya ve kullananlara değil de okul idaresine yıkmıştı ama bu uyarı da bir işe yaramadı. Aileler, abarttıklarını söyleyip okul değiştirmeyi reddettiler. Melek Hanım ise bu konuşmayı yaptıktan 2 gün sonra ortadan kayboldu. Sonra yerine yeni bir öğretmen geldi ve henüz aklını kaybetmemiş birkaç öğrenci dışında kimse bu durumu sorgulamadı. ”Her yolu denedik daha ne yapabiliriz?! ” dedi Gille.

”Bir seçeneğimiz daha var. ” dedi Alhsom. ”Bir arkadaşımın babası bize yardımcı olabilir. ” Öğle arası gelince Andyyi aramak için bahçeye çıktılar. Misa, Lina ve Irina da onlarla birlikteydi, zaten okulda aklı başında başka insan kalmamıştı pek. Sonra Andy
in hologramı da onlara katıldı. Alhsom önce onu arkadaşlarıyla tanıştırdı, sonra sorundan bahsetti. Daha önce de bu konu hakkında konuşmuşlardı fakat Andy durumun bu kadar ciddileştiğini bilmiyordu.

”Uyuşturucuya dair hiçbir kanıt bulamadınız mı? ” dedi Andy.

”Evet. ” dedi Alhsom. ”Açıkçası ben, okul yönetiminin bir şeyler çevirdiğinden şüpheleniyorum. Aynı Melek Hanımın söylediği gibi. ”

”O zaman öğretmenler niye aynı durumdan muzdarip? ” diye sordu Misa.

”Belki onların da bir şeyden haberleri yoktur. Bizim gibi kurbandırlar. ” dedi Gille.

Andy düşünceli bir şekilde elini çenesine koydu. O sırada, o da kendi okulunda bir bankta, yalnız başına oturmaktaydı. ”Polislerin de yardımcı olamadığını söylediniz. Büyük bir şeyler dönüyor olmalı, korkarım bizim çözebileceğimizden daha büyük. ”

”Hükümetin bunda bir parmağı mı var diyorsun? ” dedi Lina.

”Ne alaka? ” dedi Gille.

”Bilmem, bu tarz içerikte kitaplar okumuştum daha önce. Halkını robota dönüştüren devletler… Sonuçta robotları kontrol etmek, insanları kontrol etmekten daha kolaydır. Her emri koşulsuz uygularlar. ”

”Sonra da ayaklanıp Dünyayı ele geçirirler, değil mi? ” dedi Gille alaycı bir şekilde gülerek.

Lina cevap vermeye tenezzül etmeden gözlerini devirdi.

”Öyleyse niye sadece sizin okuldakilere karşı böyle bir uygulamada bulunsunlar ki? ” dedi Andy. ”Ya da belki de yalnız değilsinizdir. Yavaş yavaş tüm okullarda uygulanan bir uygulamadır. ”

”Bir şeyler bulamaz mısın? Hadi yeteneklerini kullan, babanı kullan. ” dedi Alhsom.

”Umudunuzu kırmak gibi olmasın ama bir sonuca varabileceğimden emin değilim. Yine de deneyeceğim. İnternetten, başka okullarda da bu durum yaşanıyor mu ya da hiç bu kadar büyük çapta yaşanmış mı diye araştıracağım. Olmadı, son çare olarak da babamla konuşurum. ”

”İşte bu be! Çok teşekkürler. ”

”Hey! Şu uyuşturucu konusu hakkında ne biliyorsunuz, bana da anlatın. ”

Herkes dönüp onlara seslenen yabancıya baktı. Bu Rodneydi. Kalın bir sesi vardı.

”Sen bizi mi dinliyordun? ” dedi Misa yüzünü buruşturarak ama Rodney soruyu umursamadan konuşmasına devam etti:

”Bakın, burada ne sikim dönüyor bilmiyorum ama okul açıldığından beri herkes aklını kaçırmış gibi davranıyor. ”

”Gibi davranmıyorlar, öyleler zaten. ” diye araya girdi Misa.

Rodney yine aldırmadı. ”İnsanlar iletişim kurmayı unuttu, tüm kulüpler tek tek kapatıldı, sosyal aktiviteler durma seviyesine geldi. Neyse ki turnuvalarda yarıştığım için kendi başıma gidip salonu açabiliyorum ama takım kuramıyorum. ”

”Aydınlattığın için sağ ol. ”

”Misa, yeter artık. ” dedi Gille. Ardından Rodneye döndü: ”Biz de bir şey bilmiyoruz ama okul yönetiminin bu işte payı olduğunu düşünüyoruz. ”

”Okul yönetimi mi? Lanet olsun! Polisler, memurlar hepsiyle işbirliği içinde olmalılar. ”

”Kesin bir kanıtımız yok ama evet, mümkün. ” dedi Alhsom.

”Peki bize niye bir şey olmadı? ”

”Henüz olmadı. ” dedi Misa. ”Daha bugün iki arkadaşımı kaybettik. ”

Alhsom ve Gille yan yanaydı. ”Çok şükür. ” dedi Alhsom, Gillein duyabileceği bir seste. Gille, için için gülüp ”Çok ayıp. ” dedi yine sessizce. Gillein bu kızlarla bir sorunu yoktu aslında ama Alhsomun nefretine anlam verebiliyordu. Sadece 3 haftadır tanışıyorlardı ve çocuğu bezdirmeyi başarmışlardı. Ne zaman Misa ile konuşmaya kalksa araya girerler, sosyal becerilerinin düşük olması üzerinden sürekli Alhsomu aşağılamaya çalışırlardı. Daha önce hiç birisini öptün mü?, Şu ana kadar kaç kızla yemeğe çıktın? ya da Hiç gay olduğun ihtimalini düşünmüş müydün? tarzı aptalca ve aşağılayıcı sorular sorarlardı. Misa ise inatla olanları görmez, şaka yaptıklarını ve iyi geçindiklerini zannederdi. Gille de niye böyle yaptıklarını bilmiyordu. Misa
ın kıskandıklarını düşünmek aptalca olurdu çünkü Misa
ın Alhsomdan yakın olduğu başka erkekler vardı -son zamanlarda büyük bir kısmı aynı robotluk sendromunun pençesine düşmüştü-. Neden özellikle Alhsoma kafaya taktıklarını anlamıyordu.

”Ne yapacağız o zaman? Biz de onların arasına katılana kadar bekleyecek miyiz? ” ”Kahretsin, biz nereden bilelim?! ” dedi Alhsom öfkeyle. ”Bence bu okuldan ayrılmalıyız. Belki o zaman kendimizi kurtarabiliriz. ”

”Ne yani, korkup kaçacak mıyız öylece? ” dedi Lina.

”Başka çaremiz var mı? ”

”Benim gidecek bir yerim yok. ” dedi Rodney. ”Hele hükümetin de bu işte parmağı varsa hiç şansım yok. ”

”Bana da dedemler asla inanmaz. ” dedi Misa. ”Ayrıca arkadaşlarımı geride bırakamam. ”

”Peki, ne yapalım o zaman? ” dedi Alhsom.

”Sesimizi çıkaracağız. ” dedi Lina. ”Kulüplere gitmeye devam edeceğiz, durumumuzu internette insanlara anlatacağız, gerekirse derslere girmeyeceğiz. Misa ve Rodney yarışmalara katıldıkları için kulüpleri kendi başlarına açma iznine sahipler zaten. Sen ve Irina da devam edeceksiniz. Senseiniz Irina sonuçta; siz salonun anahtarını ele geçirin, hocaya ihtiyacınız yok. Ben okul kütüphanesini işletirim, Gille de müzik dersleri verir. ”

”Yapabilir miyiz? ”

Irina uzun zaman sonra ilk kez konuştu: ”Yapabiliriz, yapmak zorundayız. Bu okul bana pek bir şey katmamış olsa da şu anda onu düzeltmek istiyorum ve bunu en başta onlara boyun eğmediğimizi göstererek yapabiliriz. Biz yürüyelim, başkaları arkamızdan gelsin. Zaten şu kulüp işi bayağı canımı sıkıyordu, fırsat ayağımıza gelmişken kullanalım. ”

”Size bol şans. ” dedi Rodney.

”Ne oldu? İşte böyle! Siz erkekler hep aynısınız; lafa gelince konuşursunuz, icraate gelince kaçıyorsunuz. ” dedi Misa.

”Ben en iyi neyi yapabiliyorsam onu yapmaya devam edeceğim: dövüşmek. Yeni bir şey öğrenirseniz bana söylersiniz, tabii ben de onların arasına katılmamışsam. ”

”Sen de bizimle birlikte öğren. ” dedi Irina.

”Gündelik işlerimden sizinle takılmaya vaktim kalacağını sanmıyorum. ”

”Aman, bırak onu ne yaparsa yapsın. ” dedi Misa.

Aynı Misa
ın dediği gibi. diye düşündü Alhsom. Rodney, insanlardan uzak duruyordu ve Misa da bu yüzden ondan nefret ediyordu. Biraz empati yapabiliyordu. Alhsom da insanlardan uzak dururdu genelde ama davetleri geri çevirmezdi. Çünkü asıl çekinme sebebi insanların onu sevmeyeceğini düşünmesiydi. Yeteneksiz, beceriksiz, renksiz, sıkıcı bir insandı. Bu yüzden hep karşısındakinin hamle yapmasını beklerdi. Rodney ise bunu da istemiyor gibiydi. Alhsom yalnız kalmak zorundaydı, ona o uyuyordu; Rodney ise bunu tercih ediyordu. O gün eve yine yalnız dönmüştü; Gille, Irina ile birlikte olduğu için. Rodney ise o sırada tek başına köpeğini gezdiriyordu. Aynı değillerdi. Hayır, Alhsom yalnız da değildi. Karşı kaldırımda, Misa ile birlikteyken karşılaştığı adamı gördü. Yine aynı takımı giymişti ve karakteristik beyaz saçları onu ele veriyordu. Misa ile buluşmalarının üzerinden 3 hafta geçmişti, bu süre zarfında yine zaman zaman izlendiğini hissettiği olmuştu fakat adamı o günden beri ilk kez görüyordu. Hükümetin adamı olabilir mi acaba? diye düşündü. O zaman bütün öğrencileri izliyor muydu? Ayrıca bu takibin anlamı neydi, öğrencilere uyguladıkları formülün çalışıp çalışmadığını mı kontrol ediyorlardı? Bunları düşünürken bir yandan da adımlarını hızlandırmıştı. Evine giden sokağa saptığında adamın da ortadan kaybolduğunu fark etti. Yine de kendini yatağına bırakana kadar güvende hissedememişti.

点击屏幕以使用高级工具 提示:您可以使用左右键盘键在章节之间浏览。

You'll Also Like